Yaşla birlikte de vücut da değişir ve buna bağlı olarak vücudun ihtiyaçları da farklılaşır. Bu nedenle farklı yaş dönemlerinde özellikle tüketilmesi gereken farklı besinler vardır.
Peki, Hangi Yaşta Hangi Besinleri Tüketmek Gerekiyor Bu Durumda?
Ergenlik Dönemi:
Kansızlık (Demir): Özellikle de vejetaryen olan bluğ çağındaki kızların kansızlık ve uyuşukluk gibi problemlerle karşılaşmaları son derece muhtemeldir. Bunun nedeni, adet döneminde kaybedilen kandan kaynaklanan demir eksikliğidir. Çoğu zaman alınması gerektiği kadar demir almadıklarından, kaybettikleri alyuvarları yenileyemezler.
Eğer haftada iki kez et yemiyorsanız yeşil yapraklı sebzeler ve kayısı iyi birer demir kaynağıdır. Ayrıca buna ek olarak emilime yardımcı olacak C vitaminini de içeren bir demir takviyesi alınması gereklidir.
Akne (Çinko): Çinko dokuların gelişmesi ve tamiri için gereklidir. Ayrıca hormonları da düzenler. Çinkonun gereğinden az miktarda tüketilmesi, hormon duyarlılığına ve dengesizliklerine sebep olabilir ki, bu da bluğ çağındakilerde sivilce oluşumunun nedenlerinden biridir.
Yeşil yapraklı sebzeler ve deniz ürünlerinde bulunan çinkodan günde 15-30 mg kadar alınmalıdır. Bu da, 2 porsiyon yeşil sebze ya da bir porsiyon deniz mahsulüne eş değerdir.
Ani duygusal değişiklikler (B vitaminleri): Bluğ çağında yaşanan ani duygusal iniş çıkışların bir sebebi de, yeterince B vitamini, çinko, magnezyum ve selenyum alınmamasındandır. Günde 50 mg kadar alınacak B6 vitamini, özellikle de adet öncesi sendromu kaynaklı ani duygusal değişiklikler üzerinde olumlu etkiye sahiptir.
Bluğ çağındakiler işlenmiş besinleri fazlaca tükettiklerinden, bahsedilen bu besleyenlerden yeteri miktarda almazlar. Bu durumu düzeltmek için günde 3-5 porsiyon sebze etkili olacaktır.
Kemikler (Kalsiyum): Kemiklerinizin ileri yaşlarda iyi bir durumda olması, bluğ çağında onları ne kadar geliştirdiğinize bağlıdır. Bu nedenle bu yaşlarda bol kalsiyum almak, ileriki yaşları da güvence altına alacaktır. Süt ve süt ürünleri oldukça iyi birer kalsiyum kaynağıdırlar. Ancak bu ürünlerden alınan kalsiyumun vücutça emilmesi zor olabilir. Bu durumda, ihtiyaç duyulan kalsiyumu, tahıllardan ve yeşil yapraklı sebzelerden alabilirsiniz. Kemiklerde kalsiyumun tutulabilmesi için önerilen bir ikinci şey de, ağırlık egzersizleridir.
20’li Yaşların Başları:
Alkol (Susuzluk): Bu yaştaki kadınlar genellikle üniversite çağındadır. Tam da eğlence anlayışının sinemaya gitmekten öteye geçtiği, gece hayatının yaygınlaştığı ve alkolün hayatımıza girdiği dönemler. Alkolün en büyük negatif etkilerinden biri susuzluktur. Susuzluk da, yediklerimizin besleyici özelliklerinin emilimini ve konsantrasyon yeteneğimizi azaltır.
Tükettiğiniz her ünite alkol için, günlük içmeniz gereken 2 litrelik suya ek olarak fazladan bir yarım bardak su için. Ayrıca hazır besinlere dadandıysanız, donmuş olanları konserve olanlara tercih edin ve iyi bir multi-vitamin ve mineral takviyesi yapın.
Enerji ve Stres (B vitaminleri): Alkol, B ve C vitaminlerini yok ettiğinden, düzenli olarak içki içip, fazla sebze ve meyve yemeyenlerde, bu vitaminler eksik kalacaktır.
B vitamini, enerjinin açığa çıkmasını sağlar, deri ve saç sağlığı için gereklidir. B vitaminleri aynı zamanda da stres vitaminleri olarak bilinir, adrenal bezlerini ve sinir sistemini destekler. Bol miktarda taze sebze yemenin yanı sıra, enerjiyi artırıp, stresi azaltmak için Bcompleks takviyesi yapılmalıdır.
20’li Yaşların Sonlarından 30’lu Yaşların Ortalarına Kadar
Doğurganlık (Multivitamin / Çinko): Çinko bu konuda önemli rol oynar. Bu nedenle yeşil yapraklı sebzelerle deniz ürünleri hem erkekler, hem de kadınlar için tavsiye edilir. C ve E vitaminleri de aynı zamanda vücudun üreme işlevleri açısından yararlıdır.
Hamilelik (Folik Asit / Yağlı balık): Çocuk sahip olacak yaşa gelmiş kadınların günde 400 mg kadar folik asit alması gerekir. Bu, doğum arazı riskini düşürür. Sürekli işlenmiş gıdalarla beslendiğimizden, çok az folik asit alırız. Buna rağmen folik asit, spina bifida gibi doğum arazı riskini önleyebilir. Hamile kadınlar aynı zamanda bol bol yağlı balık yemelidirler. Bu da, doğmamış bebeklerde beyin gelişimine yardımcı olur.
Yaşlanma ve kırışıklıklar (Antioksidanlar): Kırışıklıkların oluşmasını önlemek için bol su için ve antioksidan içeren meyve ve sebzelerden bol miktarda yiyin. Ayrıca antioksidan içeren takviye edici vitamin ve mineraller de yararlı olacaktır. Bunlarla kalp hastalıkları ya da kanser riskini önemli ölçüde azaltmış olursunuz.
Stres (Ginseng / B vitaminleri): Günümüzde stres hayatımızın bir parçası. Şehirde yaşayıp, çalışan biri için stressiz bir yaşam düşünmek zor. Stresin hakkından da B vitaminleri ile Sibirya ginsengi geliyor. Sibirya ginsengi, özellikle adrenal bezleri koruyan doğal bir takviye.
30’lu Yaşların Ortalarından 40’lı Yaşların Sonuna Kadar
Yavaşlayan metabolizma (Sağlıklı atıştırmalıklar): Yaşlandıkça maalesef metabolizmamız da yavaşlar ve bunun sonucunda da kilo artışı başlar. Ancak genç yaşlarda olduğu gibi, yaşlılıkta da bu sorunun üstesinden, sık ama az yemek geliyor. Araştırmalara bakılacak olursa, gün içerisinde aynı miktardaki kaloriyi sık ve az yiyerek, ya da az öğünde daha bol yiyerek alan gruplar arasında, sık ve az yiyenlerde ki kilo artışı daha az oluyor. Bu durumda kan şekeri de dengede tutulmuş oluyor.
Metabolizma hızınızı artırmak için yapabileceğiniz bir diğer şey de, iyot içeren takviyeler almak. Besinleri parçalayan tiroid bezlerinin iyota ihtiyacı vardır.
Su tutulması (Yağlı balık): Bu yaşlarda yaşanan, vücudun su tutması, cilt kuruluğu ve duygusal iniş çıkışlar gibi problemlerin bir nedeni de, yağ alımını azaltmak ya da tamamen bırakmak ve diyet ürünlere yönelmek olabilir. Yalnız bilmeniz gereken şey, diyet ürünlerin göründükleri kadar masum olmadıklarıdır. Bunlarda azaltılan yağ yerine, daha fazla miktarda şeker kullanılır. Oysa cilt sağlığı, hormon üretimi ve suyun vücut tarafından düzenli kullanımı için vücudunuzun mutlaka yağa ihtiyacı vardır. Bu nedenle yağlı balık yemeye özen gösterin. Balıktaki yağ, ihtiyacınız olan sağlıklı bir yağdır.
Ayrıca şeker içeren düşük kalorili besinlerden de kaçınmalısınız. Bunlar, şekerde ani iniş ve çıkışlara sebep olabildiği için, şeker dengesizliklerine yol açar. İşlenmiş şeker, diyetinizden tamamen çıkarmaya gayret edin. Şekeri meyve ve diğer doğal besinlerden almaya çalışın.
Cilt (Eşekotu yağı): Antioksidan vitaminlerin yanı sıra, bolca yağlı balık yemeli, ya da eşekotu yağı takviyesi almalısınız. Bunlar, vücudun ihtiyacı olan yağlı asitleri içerir. Böylece cilt kuruluğu engellenir ve kırışıklıklara karşı da yararlıdır.
50’li ve 60’lı Yaşlar:
Menopoz (Soya fasulyesi): Soya fasulyesi, menopoz döneminde kaybedilen östrojen hormonundan bol miktarda içerir. Günde iki porsiyon soya fasulyesi yiyerek, ya da 30 mg’lık soya izoflavonu, kemik erimesi ve duygusal dalgalanmalar gibi menopoz semptomlarını azaltabilir
Sıcak basması (Tahtabiti otu): Bu, tamamen doğadan gelen bir çözümdür. Bazı araştırmalar bu otun, sıcak basmasına iyi geldiğini ortaya koymuştur.
70 Yaş ve Üzeri:
Bağışıklık (Kekik): Bahçenizde toplayıp kullanabileceğiniz kekik, harika bir antioksidandır ve bağışıklık sisteminiz için de birebirdir. Sıcak suda kaynatarak, ya da yağını üzerinize sürerek kullanabileceğiniz kekik, aynı zamanda burun tıkanıklığına da iyi gelir.
Yaşlılar için bağışıklık konusunda gelen bir öneri de gene az ve sık yemektir. Ağır öğünler, sindirim sistemini yorar ve bağışıklığın işlevini azaltır.
Hafıza (Ginkgo biloba): Bu bitki, dolaşıma ve oksijenin dağıtılmasına iyi gelir. Ayrıca bellek kaybı ve bunamayı da önlemede etkilidir.
Eklemler (Glukosamin): Vücudumuz, kıkırdağı tamir etmek için glukosamini kendi üretir. Ancak yaşlandıkça, vücudun ürettiği glukosamin de giderek azalır. Ancak glukosamin sülfatlı takviyelerin eklemlere iyi geldiği uzmanlarca belirtiliyor ve hatta günlük 500 mg’lık takviye, hafif artriti iyileştirebiliyor.
Kemikleriniz içinse, bol miktarda kalsiyum açısından zengin tahıllarla, yeşil yapraklı bitkilerden tüketmelisiniz.
Cevap Yaz